Malta eriği, Malta şovalyeleri ve İngilizce dil okullarının
ucuz olması dışında Malta hakkında çoğumuzun pek fikri olmasa
da Akdeniz'de gidilesi bir ada olduğu hissiyatımız ortaktır.
Uçakla 2 saatlik mesafede olmasına rağmen bugüne kadar Türkiye'den çok sık
uçak seferi olmaması, Malta'nın cazibesiyle tanışmamızı geciktirdi.
Ama neyse ki, “Orda bir ada var uzakta. Gitmesek de, bilmesek de ...”
demeyeceğiz artık.
Çünkü Malta Adası artık çok daha yakın!
Sözü fazla uzatmadan, taze taze güzel bir haberi paylaşalım; Malta'ya Mayıs ayı itibariyle çok
daha sık gider olacağız. Uçak seferlerinin artması ve Mika
Tur'un her hafta düzenlediği turlar sayesinde artık bu adaya daha
sık ayak basacağız.
Başka bir deyişle gezginler için Akdeniz'in sırlarını saklayan Malta yükselen trend olacak.
Mika Tur'un daha sık tur düzenlemeye başlaması ve Malta Turizm
Bakanlığı'nın Türk turistler için yaptığı çalışmalar
nedeniyle bir grup gazeteciyle Malta'yı ziyaret ettik.
Hip Atölye'den Nalan Miri Sözer, Star Gazetesi'nden Belma Toprak, Hürriyet Gazetesi'nden Esra
Erdoğan, Milliyet Gazetesi'nden Aydil Durgun, Haber Türk Gazetesi'nden
Nihat Hatipoğlu ile Malta'yı keşfettik.
Doğal güzelliklerini, adeta açık hava müzesi olan tarihi
zenginliğini keşfettik, turizm otoriteleri, tur operatörleri ile
buluşup yemekli sohbetlerde bilgi alışverişinde bulunduk.
Gördüklerimizden, deneyimlediklerimizden Malta'ya gitmek için birçok
cezbedici neden olmasından mütevellit Türkleri buraya yönelteceğinde hemfikir
olduk.
Malta turizm otoritesi Francesca Vincenti “Tükiye'de araştırmalar, anketler yaptıklarını;
Türk ziyaretçilerin beklentilerini ve karakteristik özelliklerini
değerlendirdiklerini anlatıyor. Türkler hakkındaki bilgileri,
taksi şoföründen resepsiyoniste, restoran işletmecilerinden
rehberlere kadar herkesle paylaşıyorlarmış. Amaç, Türkler'i en iyi şekilde ağırlayabilmek...
Bu arada Francesca tanıdığımız ilk Malta'lı kadın olarak belleklerimizde kişiliğiyle de yer etti.
48 yaşında, torun sahibi, başarılı bir iş kadını. Duygusal zekası yüksek, pozitif ve çok güzel bir kadın olmasının yanı sıra sörf, yelken, dağcılık gibi sporları profesyonel yapıyor. Kişisel sohbetimizde anneannesinin Giritli olması ve sörfü sevdiği için yazın Alaçatı'ya gelecek olması aramızda farklı bir bağ oluşturdu.
Francesca dışında yine bir turizm otoritesi Carlo Micallef ve Orange Turizm Grubu'ndan Anna Khomko ile de yemekli toplantılar yaptık. Özetle Malta'lıların Türk turizmi için heyecanına yakından tanık olduk.
Güneşi, sporu, eğlenceyi, tarihi ve dalmayı sevenler için
Malta bakir bir ada.
Ülkede hava genellikle çok sıcak. Yıllık ortalama hava
sıcaklığı 22 C civarında.
Güney Avrupa'da, Sicilya'nın güneyinde yer alıyor.
Binlerce
yıllık bir tarihe sahip olan Malta, bir takımadalar topluluğu.
En büyük adalar olan Malta, Gozo ve Comino adalarının hepsi de
tarihi dokuları, kendilerine has özellikleri ve masmavi
denizleriyle eşsiz bir bütünlük oluşturmakta.
Özellikle Avrupalı turist ve lisan öğrencilerinin tercih
ettiği bu adanın 30’u aşkın özel okulu var. 1996 yılından
bu yana tüm dil programları Eğitim Bakanlığı’nın denetimine
alınmış. Dil okulları İngiltere'nin neredeyse yarı fiyatına. Malta Adası aslında eğitim ve turizm adası olma
yolunda.
Başkent Valetta
Malta’da ilk görülmesi gereken yerlerden biri, tarih boyunca
birçok ordunun işgaline uğramış olan, paylaşılamayan ve dünya
mirası listesinde olan Valetta. Ülkenin başkenti de olan
Valetta bir yarım ada görüntüsünde ve inanılmaz bir tarihi
dokuya sahip. Şehir Malta Hükümeti’ne de ev sahipliği
yapmakta. Katolik bir ülke olan Malta’da birçok görkemli
katedral ve kilise var. Bunların en göz alıcıları Valetta’da
bulunuyor. Ayrıca Valetta büyük limanıyla dünya
denizciliğinde önemli bir yere sahip.
Sessiz Şehir Mdina
Malta’nın bir başka tarih beşiği Sessiz Şehir olarak anılan
ve dar bir kapıdan yaya olarak girilen, hiçbir motorlu taşıtın
giremeyeceği dar sokaklara sahip, tipik bir orta çağ şehri olan
Mdina. St. Jean Şövalyeleri Malta’ya gelinceye kadar
adaların başkenti olan Mdina Malta Adası’nın en yüksek tepesi
üzerinde kurulmuş. 18. yy başında tüm şehir yenilenmiş
olmasına rağmen Ortaçağ’ a ait karakteristik özelliklerini
kaybetmemiş. Bu şehir, özellikle geceleri özel
ışıklandırmasıyla seyrine doyum olmaz bir güzellik ortaya
koyuyor. Sokaklarında tüylerinizin diken diken olabileceği ve
kendinizi orta çağda hissedebileceğiniz Mdina’da, Malta’nın
tarih boyu atlattığı badireler ve savaşları görsel olarak
anlatan Malta Experince adlı sinevizyonu mutlaka izlemelisiniz.
Mdina yakınında yer alan cam yapım atölyelerini de ziyaret edip
burada cam bibloların yapılışını görebilir ve alışveriş
yapabilirsiniz.
Temel Reis'in Köyü
Malta’da görülebilecek diğer güzel yerlere örnek olarak
Temel Reis filminin çekildiği ve filmden sonra dekorun sökülmeyerek
ziyarete açıldığı Popeye Village, Malta ile özdeşleşen klasik
sandalların süslediği balıkçı köyü Marsaxlokk göze
çarpmakta. Malta’nın güneyinde yer alan bu balıkçı köyü
her ne kadar modern turizmin gelişmesi ile tatil merkezlerine
dönüşmüş olsa da geleneksel havalarını korumakta. Ülkenin
en ünlü balık restaurantları Marsaxlokk deniz kıyısında
bulunuyor. Pazar günleri Marsaxlokk limanında kurulan sokak pazarını
gezebilirsiniz.
Sliema
Alışveriş merkezleri ve canlı hayatıyla tipik bir Avrupa
kenti olan Sliema, parmak şeklinde birbirine paralel olarak denize
uzanan ve etrafları surlarla çevrili tarihi Three Cities ve eğlence
hayatının kalbi, 24 saat uyumayan özgür şehir St. Julians
verilebilir.
Adanın
en büyük ve modern şehri olan Sliema, cafeleri, alışveriş
merkezleri, restoranları, sahilleri ve değişik konaklama
seçenekleri ile Malta’nın en gözde şehirlerinden biri. İngilizce eğitim veren özel dil okullarının çoğunun burada
oluşu; Sliema’yı diğer şehirlere göre daha canlı
kılıyor.
Gozo Dalış Cenneti
Bunların yanında Gozo Adası’nda Malta denince akla ilk gelen
görsel zenginliklerden olan Azure Window, UNESCO kültür mirası
listesinde yer alan Ggantija Tapınakları ve eşsiz plajlar var.
Ancak şüphesiz ki Malta’nın en berrak suları ve en güzel
plajları bu üç adanın en küçüğü olan ve yerleşimin olmadığı
Comino Adası. Hiçbir sanayi üretimin olmadığı, otellerin denizi
kirletmediği ve her daim bakir kalmış olan bu ada adeta cennetten
bir köşe gibi. Özellikle de Blue Lagoon’ ün manzarası
Malta’ya gidip görülmeden gelinmemesi gereken yerlerden.
Gece eğlencesi
Malta ‘nın öve öve bitirilemeyen gece hayatı daha çok St
Julians ‘ın Paceville bölgesinde yoğunlaşıyor. Tatmin edici
sayıda bar ve kulübün bulunduğu bu bölgede özellikle cumartesi
geceleri kalabalıktan adım atmak zor. Malta'da içki sudan ucuz; en
lüks kulüplerde bile bira 2 € ya satılıyor.
Yeme-İçme
Yıllarca kuşatmalar altında bulunan Malta yemeklerinde İtalyan, Arap ve İspanyol
etkisi görülüyor. Başta pizza ve makarna çeşitleri olmak üzere
tavşan eti çok tüketiliyor. Balık, deniz ürünlerinin yanı sıra
ithal edilen kuzu eti mutfakların baş tacı.
Likörleri ve şarapları çok meşhur. Kaktüsten çileğe,
keçiboynuzundan incire kadar birçok likör çeşitleri bulunuyor. Gozo'nun domatesi çok meşhur.
İmoaret denilen hurmalı hamur tatlısı Arap etkisiyle, Ricotta
Canolli ise İtalyan etkisiyle ortaya çıkmış geleneksel Malta
tatlıları.
